8 + yaşa uygun okuma kitaplarından ve ebeveyn kitabından oluşur.
Satın almak için;
Şapka - Yaşasın Ç Harfi Kardeşliği - Yeni Öğretmen - Gizemli Kitabı (hepsiburada.com)
7 + yaşa uygun okuma kitaplarından oluşur.
Satın almak için;
Çetin Ceviz /çetin Ceviz ve Mucide /çetin Ceviz ve Gözlüklü Kitabı (hepsiburada.com)
7 + yaşa uygun okuma kitaplarından oluşur.
Satın almak için;
Bitlerimi Geri Verin/süterman /boborildo Problemleri /kral Kitabı (hepsiburada.com)
8 + yaşa uygun okuma kitaplarından oluşur.
Satın almak için;
Uçurtmam Bulut Şimdi /nohut Adam /arkadaşım Olmak Ister Kitabı (hepsiburada.com)
8 + yaşa uygun okuma kitaplarından oluşur.
Satın almak için;
Insan Vücudu Tiyatrosu - Tek Başıma Okumaktan Korkuyorum - Kitabı (hepsiburada.com)
6+ yaşa uygun okuma kitaplarından oluşur.
Satın almak için;
Esinetta'nın Canavar Kitabı - Benim Babam Kötü Örnek - Kitabı (hepsiburada.com)
7+ yaşa uygun okuma kitaplarından oluşur.
Satın almak için;
Herkesin Evine Döndüğü Gün- Bu Ne Gürültü Patırtı! Havai Kitabı (hepsiburada.com)
Uzun zaman önce, köyünde ailesiyle yaşayan siyah saçlı bir çocuk vardı. Fakat bir gün, babası daha iyi bir iş bulabilsin diye, sarı saçlıların çoğunlukta olduğu bir ülkeye taşınmak zorunda kaldı. Çocuk orada, kendini farklı ve yalnız hissetti çünkü hep onunla dalga geçiyorlardı. Belki de, siyah saçlarını bir şapkanın altına gizlerse, onu da oyunlarına çağırırlardı. Yıllar geçti, siyah saçlı çocuk büyüdü ve bir oğlu oldu. Oğlunun da, sınıfına yeni gelen arkadaşıyla dalga geçtiğini duydu. Ve başladı hikâyesini anlatmaya… Oğlu, babasını dinledikçe, arkadaşını ne kadar kötü hissettirdiğini anladı. Ve arkadaşını mutlu etmek için bir plan yaptı.
Zülfü Livaneli bu kez, yuvalarından koparılan, göç etmek zorunda kalan çocukların arkadaşlarıyla el ele yürüyebilecekleri barış dolu bir gelecek için yazdı!..
Çamaşır makinesinin 70. yaş günü kutlamasına katılan Bay Ç’nin değişen yaşamı…
Ülkemizin uluslararası üne sahip mizah ustası, 2014 Astrid Lindgren Anma Ödülü (ALMA) adayımız Behiç Ak, “Gülümseten Öyküler”le büyümüş çocukların değişen yaşamlarının ritmini yakalayan, onlarla yeni bir duygu ve dil dünyasında buluşan mizah dolu bir romanla karşımızda. Roman, nüfus kayıtlarında soyadına yanlışlıkla bir Ç harfi eklenmiş Ali’nin tek bir harfle farklı bir insana dönüşmesini eğlenceli ve düşündürücü bir kurguyla aktarıyor. Yazar, Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinin sözlü ve yazılı iletişim biçimlerimizi farklılaştırdığı; tüketmenin –olabildiğince hızlı tüketmenin– gündelik yaşamlarımızın odak noktası haline geldiği günümüz dünyasını, “Bay Ç” olarak ünlenen bir çocuğun gözünden anlatıyor. Her okurun çevresinde bulabileceği, derinlemesine işlenmiş renkli karakterlerle ve sanatçının karikatür tadındaki desenleriyle zenginleşen roman, çocuk okuru, aileleri ve eğitimcileri sanal ve gerçek ortamda biçim değiştiren yaşam felsefesi üzerine düşünmeye davet ediyor.
Okul ödevine gerekli olunca, arayıp tarasa da nüfus kâğıdını bulamaz Ali; yenisi için başvurulur. Böylece şaşırtıcı bir gerçek ortaya çıkar: Ali’nin soyadı kayıtlarda, sonuna Ç eklenip “Hoşgörüç” olarak yanlış yazılmıştır. Babası öfkeli, Ali’yse Ç harfinden pek memnundur. Tek bir harf, bambaşka biri yapacaktır onu ve işte sosyal paylaşım sitesinde de, okulda da “Bay Ç” olarak tanınmıştır bile. Ancak, her şeyin tüketilip çöpe atıldığı bir dünyada, Ali Hoşgörüç nasıl direnecektir?..
Yeni Öğretmen Bayan Charlotte diğer öğretmenlere hiç benzemiyor: Kocaman bir şapka takıyor ve eski püskü elbisesiyle bir korkuluğu andırıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, bir çakıl taşıyla konuşuyor! Çocuklar başta öğretmenin kafadan çatlak olduğunu düşünseler de, bir süre sonra, yeni öğretmenin okulu eğlenceli hale getirdiğinin farkına varıyorlar. Matematik dersinde sınıfı çubuk makarnalarla ölçüyor, bir gorille ilgili inanılmaz hikâyeler anlatıyor, hatta çocuklarla beraber futbol oynuyor!
Dominique Demers’in çok sevilen Bayan Charlotte’un Maceraları serisinin ilk kitabı Yeni Öğretmen, “Keşke Bayan Charlotte gibi bir öğretmenim olsaydı” diye düşündürecek kadar eğlenceli, yaratıcı ve ilham verici bir kitap. Tony Ross’un muhteşem resimleriyle..
Gizemli kütüphaneci Bayan Charlotte, Saint-Anatole kasabasının ardiyeden bozma küçük kütüphanesinin başına geçer. Kasaba halkı onun işleri herkesten farklı yaptığını görüp şaşırır. Uzun, tuhaf elbisesi ve devasa şapkasıyla Bayan Charlotte, kitaplarını bir market arabasına koyup dolaştırmaya çıkarır ve çocuklara okumanın eğlenceli olabileceğini gösterir. Bazen hikâyelerin büyüsüne kendini öyle kaptırır ki gerçeklik algısını yitirir.
Öyle ki bir gün bir hikâyenin içine düşüp bilincini hepten kaybeder. Şimdi çocuklar onu geri getirmenin bir yolunu bulmak zorundadır.
Dominique Demers'in sevilen serisi Bayan Charlotte'un Maceraları devam ediyor! Tony Ross'un resimlediği Gizemli Kütüphaneci, kitapların sihirli ve ilham verici gücüyle ilgili muhteşem bir hikâye!
Hayat küçücük bir yerde yüzüp durmaktan mı ibaret, yoksa dünyada başka türlü yaşamanın bir yolu var mı?
Bu soruların cevabını bulmak istiyorum.
İşte böyle söylüyor Küçük Kara Balık ve kafasına koyduğu dünyayı keşif macerasına gözünü kırpmadan çıkıyor. Cesaretin, azmin ve dayanışmanın açabileceği kapılar, bu balığın başından geçen maceralarda saklı. Küçük Kara Balık, dünyayı keşfetmenin yolunun korkmadan yeni ufuklara yelken açmak olduğunu anlatan duygu dolu bir hikâye.
"Kayıp Şeyler Ülkesi" ne gitmeyi keşfeden Can, bu keşfinden sonra yaşadığı şaşkınlıktan kurtulunca, orada kendi kayıp eşyalarını ve arkadaşının kayıp kedisini bulur. Artık bir kahraman olmuştur! Hafızasını kaybeden dedesinin hatıralarını aramaya kalkıştığındaysa hiç bilmediği bir duygusuyla tanışacaktır.
“Bu basit bir ebeveynlik kitabı değil.
Bu kitap, çocuklarımızla nasıl ilişkilerimiz olduğu, iyi bağ kurabilmeyi neyin engellediği ve bu bağın nasıl geliştirilebileceği hakkında.
Bu kitap, bizim nasıl yetiştirildiğimiz ve bunun bizim ebeveynliğimiz üzerindeki etkileri, yapacağımız hatalar –özellikle de hiç yapmak istemediklerimiz– ve bunlarla ilgili ne yapmamız gerektiği hakkında.
Bu kitapta ebeveynlikle ilgili püf noktalar veya kestirme yollar bulamayacaksınız, hatta bu kitap bazen sinirinizi bozup, sizi öfkelendirebilir veya daha iyi bir ebeveyn olmanızı sağlayabilir. İlk ebeveyn olduğum zamanlarda okumuş olmayı dilediğim ve keşke annem babam da okumuş olsaydı dediğim kitabı yazdım.”
“Merhaba. Ben Çetin Ceviz. En sevdiğim oyuncaklarım tornavidalarım, kablolarım, pillerim, lambalarım olmuştu. Ufak tefek icatlarım da vardı tabii ama bu icatlar Fen ve Teknoloji dersinin ödevi için yeterli değildi. Çok daha büyük bir şey yapmalıydım. Tüm kasabada ses getirmeliydi. Herkes onu konuşmalıydı. Sıra dışı olmalıydı...
Sonra bir fotoğrafa rastladım evde. Dedem ve ben… Babama ve bana çok benzeyen bu adam, beni kucağına almış, gülümsüyordu… Birdenbire harika bir fikirle kendime geldim. Bana icat yapmamda yardım edecek kişi karşımda gülümsüyordu. Uçmayı öğrenen bir devekuşu kadar mutluydum. Hayalimde, saatte doksan kilometre hızla dedeme doğru koştum…”
Sinan Yaşar’ın ilk kitabı olan Çetin Ceviz – Sıra Dışı Bir Ödev Hikâyesi’nde gelişen aile bağlarını, akla hayale gelmeyen icatları ve birçok hayvanın bilinmeyen özelliklerini okuyacaksınız.
“Kedi Ağacı’ndan kafama iki tane elma düştü. Kiraz ağacından düşen iki elma! Ben daha ne olduğunu anlayamadan birisi konuşmaya başladı: ‘Gökten iki elma düştü, biri sana, birisi yanındaki köpeğe. Üçüncüsü düşmedi; çünkü o, benim elimde.’
Daha önce hiç görmediğim bir kız, ağacın dalına oturmuş, gülerek bana bakıyordu. Elinde tozlu, kalın ve eski bir defter vardı. Daha doğru düzgün yüzünü bile göremeden ağaçtan atlayıp uzaklaştı. Her gün aç bile peşinden koşamayacak kadar şaşırmış, donup kalmıştı.
Kendimi sonsuz evren içinde meteor yağmuruna tutulmuş bir gezegen gibi hissediyordum.”
Sinan Yaşar’ın ikinci kitabı olan Çetin Ceviz – Sıra Dışı Bir Arkadaşlık Hikâyesi’nde gelişen arkadaşlık bağlarını, akla hayale gelmeyen yolculukları ve uzaya dair birçok bilinmeyen gerçekleri okuyacaksınız.
"Gözlüklü Çocuk, göz açıp kapayıncaya dek bizi gezegenin iki kutbundan birine getirdi. Etrafımız alabildiğine beyazdı. Kuzey Kutbu olduğunu tahmin ediyordum. Her ne kadar güneş olsa da daha önce böyle bir soğuk gördüğümü hatırlamıyorum. Büyük bir derin dondurucunun içindeydim sanki. Her ne kadar çevremizde bir tane bile görmesek de penguenler gibi birbirimize sokulup ilerliyorduk. Bir yandan da etrafımı izliyordum. Beş ay önce çöl sıcağındaydık, şimdiyse dünyanın en soğuk noktalarından birinde. Üstelik her an dünyanın en büyük kara etoburu kutup ayısıyla burun buruna gelebilirdik."
Sinan Yaşar'ın Çetin Ceviz üçlemesinin bu kitabı Çetin Ceviz ve Gözlüklü Çocuk – Sıra Dışı Bir Kardeşlik Hikâyesi'nde sıfırdan doğan kardeşlik bağlarını, gezegenin en zorlu coğrafyalarındaki inanılmaz maceraları ve doğanın bilime nasıl ilham verdiğini okuyacaksınız.
Uçsuz bucaksız topraklarda, tek başına yaşayan bir ağaç varmış… Hayvanlarla ve rüzgarla dost olsa da hep bir özlem taşırmış içinde.
Dallarına başka dalların değdiğini hayal eder, yavru hayvanların sakarlıklarına diğer ağaçlarla birlikte gülmek istermiş. Tek başına yaşayan ağaç, hiç görmediği ormanı özlermiş…
Ormanın Şarkısı'nda, yalnız bir ağacın yeni bir yuvaya kavuşma hikayesini dinleyeceksiniz. Doğanın bir sesi, hatta bir şarkısı olduğunu hissedecek ve ona kulak vereceksiniz.
“Rüzgârlı günlerde ağaçların yanından geçerken yaprakların hışırtısını duyuyorsunuz, değil mi? Dikkatlice dinlerseniz, bu hışırtıların aslında bir şarkı olduğunu fark edebilirsiniz: Ormanın şarkısı...”
Küçük bir sokak kedisi olan Mırmır, bir gün sokaklarda karnı zil çalarak yiyecek aranırken kocaman bir evin bahçe duvarına tırmanmış. Bahçede, önünde et dolu mama kabı olan büyük bir köpek kulübesi görmüş. İçinden, o evin köpeği olsaydım ne kadar mutlu olurdum, diye geçirmiş. Etrafta pek kimse görünmediği için hemen her gün oradan yemek aşırmaya başlamış. Köpek olma isteği sürekli artıyormuş.
Gün gelmiş öyle bir gerçekle karşılaşmış ki, başkasına özenmekten çok kendiyle barışık olmanın, kendi değerini bilmenin ne kadar önemli olduğunu anlamış.
Mırmır, bu düşüncesinin yanlışlığını nasıl anlamış dersiniz? Hadi gelin bakalım, Mırmır’ın neler yaşadığını hep beraber öğrenelim.
Usta bir kalemden, "bir lokmada" okunan eğlenceli ve "lezzetli" bir dizi!
İngiliz yazar ve müzisyen Alexander McCall Smith'in çocuklar için kaleme aldığı birbirinden keyifli dört kitaplık bu dizi, çocukların çok sevdiği bazı yiyeceklerin üretimden tüketime az bilinen yolculuğunu, eğlenceli ve sürükleyici maceralarla kurguluyor. Böylelikle çocuklar, zevkli bir okuma serüvenine dalıyor ve her kitapta zekice kurgulanmış güzel bir öykü okuyor. Hem çok eğleniyor, hem de okumayı daha çok seviyorlar. Çocuklukta edinilen deneyimlerin önemine de dikkati çeken yazar, düşle gerçeği ustalıkla bir araya getiriyor.
Cinmısırı Adaları'nda yetiştirilen mısırlar hasat zamanı elbirliğiyle toplanıp, satılmak üzere gemiyle uzak ülkelere gönderilmektedir. Son hasadın ardından limandan ayrılan gemi, korsanlar tarafından soyulur. Bunun üzerine çocuklar, bir sonraki yolculukta kaptana eşlik etmeye karar verirler. Ama bu kez de korsanların eline düşerler. Bir tek kaptanın köpeği özgür kalmıştır. Bakalım o, esirleri kurtarmayı başarabilecek mi?
Çocukların eğlencesi bit-mez.
Uluslararası üne sahip Fransız sanatçı Pierre Elie Ferrier, küçükler için yazıp resimlediği kitabıyla ilk kez Tükçe'de! Yalnızlıktan canı sıkılan bir çocuğun bitlerle kurduğu fantastik arkadaşlığı anlatan yazar, steril kent yaşamına mizah dolu bir yaklaşımla eğiliyor. Çocukların bakış açısından her şeyin eğlenceli bir macera olabileceğini özgün bir dille öyküleştiren kitap, renkli resimleri ve sözcük oyunlarıyla da okumayı keyfe dönüştürüyor.
"Yeni Efendiler" sitesinin seçkin ailelerinden birinin oğluydu. Oturdukları lüks dairenin bol penceresi, acayip modern bir güvenlik sistemi, iki televizyonu, uzaktan kumandalı bir sürü araç gereci vardı. Ama ailesi geç saatlere kadar çalıştığı için, Anton evde tek başına çok sıkılıyordu. Günün birinde kafasında bir kaşıntı hissetti. Bitlendiğini keşfettiği an, ilginç bir maceranın içinde buluverdi kendini...
Kahraman olmak için illaki uçmak, binalara tırmanmak, çatıdan çatıya hoplamak gerekmez. Esasında bütün çocuklar birer kahramandır.
Büyüklerin soru sormaktan korktuğu dünyada çocuklar, akıllarına gelen her soruyu soracak kadar cesur ve doğru bildiklerini hiç korkmadan söyleyecek kadar dürüsttür.
Büyükler paranın gücüne inanır, oysa çocukların en büyük zenginliği hayal gücüdür.
Dürüstlük, cesaret ve hayal gücünün bir araya geldiği yerde ise mutlaka bir kahraman vardır.
Süterman serisinin bu ilk kitabında, sıradan bir çocuk olan Erman'ın içindeki kahramanı nasıl keşfettiğine tanık oluyoruz. Sütün gücü ve dedesinin yardımıyla en büyük korkusunu yenen Süterman, neşeli ve macera dolu hikâyelerine bu kitapla adım atıyor.
Serinin ikinci kitabında kahramanımız
Süterman heyecan dolu bir maceranın içinde buluyor kendisini. Bir cumartesi günü annesiyle kahvaltı yapan Süterman, babasının kaçırıldığını söyleyen
bir fidye mektubu alır. Mektupta babasını kaçıran insanların verdiği bazı talimatlar yazmaktadır. Annesi yaşananlar karşısında paniğe kapılır. Oysa Süterman, bir kahraman olduğunu hatırlar ve bir bardak süt içerek babasını kurtarmak için harekete geçer.
Süterman'ın babasını kimler kaçırdı?
Süterman babasını kurtarabilecek mi?
Süterman'ın annesi niçin bir caddenin kenarında halay çekiyor?
Bu soruların yanıtını merak edenler için önemli bir ipucu: Kitabın yanlış tarafına bakıyorsunuz.
Hadi şimdi ön tarafı çevirip okumaya başlayın.
Şair Kısakulak ile Bay Mucittaş ve Ailesi isimli kitaplarından tanıdığımız ödüllü yazar ve çizer Eva Furnari yine matrak bir dünyadan sesleniyor.
Boborildo Problemleri’nde, kendilerine her daim problem çıkarmak ve ortalığı birbirine katmak gibi kötü huyları bulunan sevimli Boborildoların günlük yaşantılarından kesitler sunan ele avuca sığmaz bir öykü anlatılıyor.
7 yaş ve üzeri çocuklar, meraklı Boborildoların birbirinden komik problemlerine matematiksel ve mantıksal çözümler bulmaya çalışırken hem eğleniyor hem de zekalarını ve hayal güçlerini geliştirme fırsatı yakalıyorlar.
Problem çözmek çocuk oyuncağı! Peki ya Boborildo Problemlerini çözmek? Pek çokları için fena halde akıl almaz, sıradışı ve karmaşıklar. Üstelik alabildiğine de komikler!..
Yalın çizgilerini mizahtan beslenen evrensel öykülerle buluşturan Eva Furnari, Boborildo Problemleri ile bu kez okurlarını hikayenin bir parçası olmaya çağırıyor! Öyle ki; kitapseverler, yüzlerine yerleşen kocaman bir gülümsemeyle kendilerini Momofo, Dodomilo, Toberto ve diğer Boborildoların problemlerine çözüm üretmekten alıkoyamıyorlar.
Özgün hikayesi ve pastel tonlardaki resimleriyle dikkati çeken Boborildo Problemleri, bilim ve matematik gibi konulara değinen eğlenceli anlatımının yanı sıra okurlarına yönelttiği açık uçlu sorular sayesinde çocukların hayal güçlerini ve mantık yürütme becerilerini geliştirmeye katkı sağlıyor.
Farklı tatlarda lolipoplar!
Kral Patpat dünyadaki tüm tatları, tüm renkleri içeren bir lolipop hayal eder. Bir fabrika açmak ve krallığını bir lolipop krallığına dönüştürmek için bir yarışma düzenler.
“Biz hayvanlar masal anlatamayız. Bu yüzden insanların anlattığı masalları dinlemek için evcilleşir, doğada yaşamak dururken, şehirlere yerleşiriz. İnsanların yakınına. Yani bazılarımız. İşin en tuhaf yanı da, onların çoğunlukla bizim başımıza gelenleri anlatıyor olması. İnsanlar birbirlerine bizi anlatır durur. Anlattıklarına fazlasıyla da hayallerini katar, abartırlar. Sansarlar da yuvalarını bu yüzden evlerin çatı aralarına yapar. Masalları dinlemek için.”
İstanbul’un sokaklarından, vapurlara, Gülhane Parkı’ndan kitapların arasına uzanan bu hikâye, masal severleri yavru sansarın en sevdiği masalın peşine düşürüyor. Yavru sansar size soruyor:
Sahi, masalımı gören oldu mu?
Sevim Ak, çocuk okurlarla çok kolay ilişki kurabilen, çocuk edebiyatımızın usta yazarlarından biri. Yazdığı kitapları okuyan genç okurlarından o kadar çok mektup alıyor ki. Yazdığı romanlar, öyküler, her yaşta çocuğun dünyasını süslüyor. Yazar, genç okurlarını yarattığı o büyülü ortama bir anda çekiveriyor.
Uçurtmam Bulut Şimdi' de birbirinden güzel öyküler var. Babasının yaptığı ilk uçurtmayı elinden kaçıran çocuk, kitapçılık yapmaya kalkan iki çocuğun başına gelenler, yağmurun gizini bulmaya çalışan küçük kız, elişi kâğıtlarıyla resim yapmaya çalışan kızın şaşkınlığı, deprem korkusu yaşayan iki kardeş, beden eğitimi dersinde neler neler yapmak isteyen cılız çocuk, anneler gününde hediye almaya çalışan sevimli kız, yemiş vermeyen dut ağacını korkutan, annesinin çalıştırdığı dersten geçer not alamayan, herkesin gökyüzünde bir yıldızı olduğunu öğrenen, yeni giysi almak için dükkân dükkân dolaşıp üzülen, yaşlılar haftasında bir teyzenin ağır filesini taşımaya kalkan küçük çocuk.
Okuyun, aslında nasıl zengin bir hayatınız olduğunu göreceksiniz.
Orman halkı gür ve uzun saçlarıyla meşhur. Nohut Adam ise orman halkından çok farklı. Onun hiç saçı yok. Taş gibi göbeği, kısa kolları ve gözlüklerinin arkasına gizlenen masmavi gözleri var. Onu kendilerinden farklı görenlerden, aynalardan ve bir türlü barışamadığı görünümünden kaçıyor. Kendi tasarladığı ve kulaklarını dışarıda bırakmayacak şekilde kafasını örten şapkaların altına saklanıyor.
Nohut, daha önce kimsenin görmediği güzellikte şapkalar tasarladığında orman halkı onu fark ediyor. Tabii o da kendi güzelliğini…
Farklılıklara karşı saygının ve hoşgörünün önemini vurgulayan Nohut Adam, "zorbalık" kavramı üzerine düşündüren kalpleri ısıtan bir hikaye...
Ketçap mısın, mayonez mi? Konuşmayı mı seversin, dinlemeyi mi? Arkadaşınla eğlenmek mi istersin yoksa ciddi şeylerden konuşmak mı? Kendine benzeyen bir arkadaş mı tercih edersin, yoksa senden farklı olan mı? Sırlarını ve kalbini paylaşmak ister misin? Arkadaşım olmak ister misin? Bu kitap arkadaşı olmayan çocuklar için yazıldı. Tıpkı kasabaya yeni taşınmış Hedwige gibi. Tabii onun diğer yalnız çocuklardan bir farkı var. Hedwige’nin çok parlak bir fikri var. Arkadaş anketi! Ödüllü yazar Susie Morgenstern’den arkadaşlık üzerine naif ve eşsiz bir öykü.
Adını sevmediği için kendine en sevdiği şekerin adını veren çocuğun birbirinden sevimli öyküleri!
Victor-Emanuel Meier, adından hiç memnun değildir. Uzun araştırmalar sonunda, "Lollipop" adında karar kılar. Hani şu, saplı bir yeşil şeker markası. Victor'un en sevdiği şeker de zaten Lollipop'tur. Üstelik, iyice yalayıp saydamlaştırınca, tek gözünü kısarak içinden baktığı kişiye her istediğini yaptırabilmektedir. Dolayısıyla, Lollipop ve yeşil şekeri Lollipop, önce yakın bir arkadaş edinme konusunu, ardından da evdeki iş bölümü ve ayağını yorganına göre uzatma konularını birlikte çözerler. Lollipop'un ödünü koparan misafir köpek konusunda doğrudan sonuca ulaşamasalar da, büyükannenin işinden utanç duymak ve giderek dozu artan yalanlar söylemek çıkmazından kurtulmayı başarırlar. En sonunda doğum günü partisi ise gerçek bir zafer olur...
Hans Christian Andersen ve Astrid Lindgren ödülleri gibi çocuk ve gençlik edebiyatının uluslararası pek çok büyük ödülünün sahibi usta yazar Christine Nöstlinger'den, yine eğlenceli olduğu kadar sosyal eleştiriler sunan bir çocuk roman. Öyküler halinde biçimlediği kitabında, aile içi ilişkileri, arkadaşlığı, aşkı, korkuları, yalanları ve doğum günü partilerini bir çocuğun gözünden, eğlenceli ve hatta komik bir yorumda ele alıyor.
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı kitabıyla ülkemizde çok sevilen Susanna Tamaro, çocuklar için de kitaplar yazdı. Kitaplardan Korkan Çocuk, onun en sevilen çocuk kitabı. Küçük Leopold, daha sekiz yaşındadır, gerçekten de kitaplardan çok korkmaktadır. Her yıl olduğu gibi sekizinci doğum gününde de, annesiyle babasının getirdikleri armağan paketini heyecanla açar, ne yazık ki, o çok sevdiği, sahip olmak için can attığı bir çift koşu ayakkabısı yerine parlak kaplı iki kitapla burun buruna gelir. Hıçkırarak ağlamaya başlar. Kitapları öfkeyle yere fırlatır, gider odasına kapanır. Annenin babanın üzüntüsü büyüktür. Leopold de kendince haklıdır. Çünkü hangi kitabı açsa kara kara harfler, kara kara lekeler havalarda uçuşmakta, çocuğun başı dönmektedir. Oğullarının bu kitap korkusu hastalığını yenmek için annesi babası çareler ararlar, onu doktora götürürler, cezalandırma yoluna başvururlar. Sonunda Leopold, çareyi evden kaçmakta bulur. Kitap okumayı seven çocuklar ona kızmasınlar. Çünkü Leopold de haklı. Ama zaten bu kitabın büyüleyici yanı, onun evden kaçmasıyla başlıyor.
“Biz hayvanlar masal anlatamayız. Bu yüzden insanların anlattığı masalları dinlemek için evcilleşir, doğada yaşamak dururken, şehirlere yerleşiriz. İnsanların yakınına. Yani bazılarımız. İşin en tuhaf yanı da, onların çoğunlukla bizim başımıza gelenleri anlatıyor olması. İnsanlar birbirlerine bizi anlatır durur. Anlattıklarına fazlasıyla da hayallerini katar, abartırlar. Sansarlar da yuvalarını bu yüzden evlerin çatı aralarına yapar. Masalları dinlemek için.”
İstanbul’un sokaklarından, vapurlara, Gülhane Parkı’ndan kitapların arasına uzanan bu hikâye, masal severleri yavru sansarın en sevdiği masalın peşine düşürüyor. Yavru sansar size soruyor:
Sahi, masalımı gören oldu mu?
İnsan Vücudu Tiyatrosu'na hoş geldiniz. İnsan biyolojisine yapacağınız bu büyüleyici yolculuğun her aşamasında size ben eşlik edeceğim. Önce sahneye bir iskelet olarak çıkacağım ve her bölümde kostümüme yeni bir katman eklenecek, ta ki vücudum tamamen oluşana kadar. Bu anatomik yolculukta konunun kalbine (hatta midesine, damarlarına, hücrelerine, kemiklerine, beynine) kadar ineceğiz. Oyunumuz eğlenceli, hatta o kadar eğlenceli ki bedenimiz hakkında bunca şeyi ne ara öğrendiğinize şaşıracaksınız. İnsan Vücudu Tiyatrosu, çocukların (ve yetişkinlerin) vücudumuzun işleyişini derinlemesine ve keyif alarak öğrenebilmesi için harika bir kaynak.
Tek başına okumaktan korkanların yeni başucu kitabı!
Hayalden Kaleler ve Neye Benzer Gelecek adlı eserleriyle çocukların kırılgan dünyasını olağanüstü bir incelikle yansıtan Fransız yazar Olivier de Solminihac, Tek Başıma Okumaktan Korkuyorum’da, kalın kitaplardan, uzun paragraflardan, zor kelimelerden (ve zürafalardan) çekinen ufaklıklara korkularının yersiz olduğunu gösteriyor.
Basmakalıp düşüncelerin ve önyargıların esiri olsa da kitapların büyülü gerçekliğine karşı koyamayan 8 yaşındaki bir çocuğun tek başına okuma serüvenini sayfalarına adım adım taşıyan bu naif kitap, keşiflerle dolu bir kendini tanıma ve gerçekleştirme hikâyesi anlatıyor.
Tek başına okuma eylemini büyüme kavramı ile eşleştirerek, minik kitap kurtlarını her koşulda (yatağın altında bir canavar saklanıyor olsa bile!) okumaya yüreklendiren yazar, kitapla baş başa kalmanın, okurun zihnini özgürleştireceğine ve bireyi olgunlaştıracağına vurgu yapıyor.
İkinci sınıfa geçen Küçük Stefan’ın derdi boyundan büyük. Zira, yeni eğitim yılında çok daha fazla kitap okuması gerekiyor. Aslında kitapları sevse de içinden bir ses onlara karşı azıcık mesafeli durması gerektiğini söylüyor daima. Kim bilir, her an içinden kocaman bir zürafa fırlayabilir veya daha önce hiç görmediği bir kelimeyle karşılaşabilir! İyisi mi Stefan hep annesiyle birlikteyken kitap okusun. Peki, ya okulda? Stefan eninde sonunda kendi başına okumak zorunda kalacak. Ama nasıl?..
Büyüdükçe düşüncelerimizin değişebileceğini, beğenilerimizin ve alışkanlıklarımızın farklılaşabileceğini hatırlatan Tek Başıma Okumaktan Korkuyorum, kitapların ruhumuzu ne denli zenginleştirebileceğini eğlenceli bir üslupla dile getiriyor.
Juliette Baily’nin metne büyük katkılar sunan, karikatürvari resimleri eşliğinde neşeli bir okuma deneyimi vadeden bu samimi kitap, okumayı yeni söken çocukların endişelerini bertaraf edebilecek nadir eserlerden...
Keşke Hep Çocuk Kalsak...
Yaprak, Idım kentinde yaşayan bir ailenin kızıdır. Evlerinde sadece komşu Şık kentinin radyosu çektiği için, küçük kız, daha konuşmayı öğrenmeden Şıkça şarkılar söylemeye başlar. Bunu kimsenin bilmemesi gerekmektedir! Çünkü yüz yıl önce kopan "O benim taşım", "Bu benim dalım" kavgaları yüzünden, iki kentte yaşayanlar birbirine dargındır. Üstelik, aralarına çekilen beyaz çizgiyle kentler de insanlar da birbirinden ayrılmıştır.
Yaprak küçük bir hanımefendi olduğunda, zeytin ağaçlarının arasında dolaşmaya çıkar bir gün. Şıkça bir şarkı mırıldanarak gezindiği o gün, iki kentin kaderini değiştirecek bir dostluğun da başlayacağı çok güzel bir gün olacaktır...
Aramızda Beyaz Bir Çizgi, büyüklerin dünyasındaki anlamsız yasaklar karşısında, çocukların ürettiği yaratıcı çözümleriyle, "Keşke hep çocuk kalsak!" dedirten bir kitap.
Yapı Kredi Yayınları, Doğan Kardeş kitaplığındaki yeni bir diziyi yeni bir yazarla başlatıyor. Daha Güzel Bir Dünya İçin dizisi, Çiğdem Kaplangı'nın ilk kitabı Aramızda Beyaz Bir Çizgi ile okurlarla buluşuyor.
2002 Kuzey Ren-Vestfalya Çocuk Kitabı Ödülü (Almanya)
Bitmeyen bir kış mevsimi ve canı sıkılan bir çocuk!
Avrupa edebiyatının güçlü kalemi Zoran Drvenkar'dan çocuklar için çağdaş bir masal!
Dünya edebiyatının özgün ismi, gençlere olduğu kadar yetişkinlere de yazan Zoran Drvenkar, çocuklar için yarattığı bu epik masalda, mevsimleri ve dünyanın yıllık döngüsünü benzersiz bir kurguyla anlatıyor. Bitmek bilmeyen acı bir soğuğun hüküm sürdüğü dünyada, bir çocuğun kış mevsimiyle yüzleşmesini anlatan kitap, şairane bir öyküden fazlasını sunuyor. Okurlarını komik bir karakter olan Kuş'la tanıştıran yazar, çok boyutlu, sıradışı bir dünya betimlerken, çocuk ve yetişkin gerçekliği arasındaki uçurumu da gözler önüne seriyor. Martin Baltscheit'ın etkileyici, renkli desenleriyle bezeli kitap, modern anlatımıyla da bir çocuk klasiği olarak kabul ediliyor.
Riki, hayatının en soğuk ve uzun kışını yaşamaktadır. O yıl kış hiç bitmemiş, ilkbahar, yaz, hatta sonbahar hiç gelmemiştir. Sonunda sabrı tükenen Riki, kışla konuşup, onu gitmesi için ikna etmeye karar verir ve kışı bulup konuşmak üzere dünyanın en soğuk kentine
gider. Buradaki tek canlı, soğuğa aldırmayan tuhaf bir kuştur. Riki, kışı bulmak için girdiği Dört Mevsim Oteli'nde, önce bu kurnaz Kuş'un oyunlarının üstesinden gelmek zorundadır...
Bayan Charlotte, arkadaşları Leo ve Marie'ye kavuşmak üzere yola koyulur. Tren istasyonunun bilet gişesine heyecanla koşarken kendi valizi yerine yanlışlıkla Başbakan'ınkini alınca planları tepetaklak olur. Çocukların eğitimiyle ilgili yeni politikasını açıklayacak olan Başbakan'ın valizi önemli belgelerle doludur.
Bayan Charlotte, kendisine bakanlıkta bir görev teklif edileceğinin hayaliyle, Başbakan'ı bulup valizini teslim etmek üzere harekete geçer.
Yol boyunca başından macera hiç eksik olmayan Bayan Charlotte, Başbakan'ın yerine sıra dışı bir konuşma yapınca hem medyanın hem de gizli servisin dikkatini çeker. Her yerde aranan Bayan Charlotte'un şu sıkıcı yeni eğitim politikasıyla ilgili de yorumları olacaktır.
"Yeni Öğretmen" ve "Gizemli Kütüphaneci"yle çok sevilen Bayan Charlotte'un Maceraları dizisi hız kesmeden devam ediyor!
"Ben Beyaz Bulut! Hiç alçak gönüllülük etmeyeceğim;
bugün elinizdeki bu kitabı okuyabiliyorsanız,
bunda benim büyük bir payım var.
Çünkü insanlık tarihinde yazıyı bulan
ve kullanan ilk kişi benim.
Bu kitapta yazanlarsa
işte benim hikâyem.
Bir geyik böceğinin peşinde
başıma gelenler."
Sinan Yaşar, Yazıyı Bulan Çocuk'la bizleri Sümerler'in yaşadığı döneme, ilk şehir devletlerine, gündelik hayatın henüz doğadan kopmadığı, büyük keşiflerin yapıldığı çağlara götürüyor ve tarih, bu sürükleyici macerayla Sümer'de başlıyor...
Dünyanın en berbat çocuklarıyla tanışmaya hazır mısınız? Beş kuduruk oğlanla, beş korkunç kızın hikâyesi bu kitapta!
Mesela Salyalı Sam, o kadar çok salyası akıyor ki bu durum bir okul gezisinde başını büyük belaya sokmasına neden oluyor. Ya da Kanepe Karolin... Televizyon izlemeyi öyle seviyor ki sonunda üstünden hiç kalkmadığı kanepeyle bütünleşiyor!
David Walliams’tan on müthiş eğlenceli ve lezzetli öykü! Tony Ross’un görkemli, rengârenk illüstrasyonlarıyla...
53 dile çevrilen çocuk kitaplarıyla bugüne dek 23 milyonu aşkın okura ulaşan David Walliams’ın en sevilen kitaplarını okurken, lunaparkta hız trenine binmiş gibi hissedeceksiniz!
Roald Dahl'ın varisi olarak görülen ve İngiltere’nin J. K. Rowling’ten sonra en çok okunan çocuk kitapları yazarı David Walliams'ın, yayımlandığında tam 100 hafta listelerin başından inmeyen kitabı Büyükbaba'nın Müthiş Firarı’ndan sonra, çok sevilen bir başka kitabı Dünyanın En Berbat Çocukları karşınızda..
Roald Dahl, çocuklar için pek çok güzel kitap yazmış ünlü bir yazar. Bu kitabında, dev gibi kocaman bir şeftalinin üzerinde yapılan serüven dolu bir yolculuğun öyküsünü anlatıyor Roald Dahl. Bu öykünün baş kişisi James, küçük yaşta öksüz ve yetim kalmış dünya tatlısı bir çocuktur. Hayvanat bahçesinden kaçan bir gergedan, bir gün James'in annesini de babasını da yer. Yapayalnız kalan zavallı küçük James, teyzelerinin yanına sığınmak zorunda kalır. İki teyzenin içleri kötülük doludur; James'e yapmadıklarını bırakmazlar. Bir gün... Hayır, öyküyü anlatmamızı beklemeyin. Okumaktan başka çareniz yok. Bir başlayın hele, elinizden bırakamayacaksınız.
Nedenini bilmese de Jan, anneannesi ve dedesinin artık onlarla yaşayacağının iyi haber olmadığını sezer. Dedesi Joan ile anneannesi Caterina, yaşadıkları Vilaverd köyünden ayrılarak Barselona’ya, Jan ve ailesinin yanına taşınırlar. Ve bu durum, evdeki gündelik yaşamı tamamen değiştirir. Artık sözcüklerin de, sessizliklerin de yeni anlamları olacaktır. Fakat Jan ve dedesinin ağaçlar, göründüğünden farklı anlamlar taşıyan sözcükler ve uzun yürüyüşlerle bezeli apayrı bir dünyaları vardır. Dedesi Joan’ın zamanla silikleşen anıları torunu Jan’a emanettir artık.Ağacın Hafızası, bir çocuğun dedesine bakınca gördüğü olağanüstü insan hakkında dokunaklı ve şefkatli bir roman.
Bir sabah uyandık ve bizim kasaba toptan delirdi.
Annem sağlıklı yaşam uğruna evi dev bir organik tarım alanına dönüştürdü.
Babaannem sevimli, minnoş pansiyonunu oteller zinciri yaptı.
Babam daha çok para kazanmak için eve uğramaz oldu.
Kuzenim ata binerken resim yapmaya, flüt üflerken piyano çalmaya başladı.
Yengem temizlikle kafayı bozdu. Kocasını pis diye evden kovdu ve çocuklarını her gün suya yatırdıktan sonra mandalla çamaşır ipine astı.
Sevgi Teyze, daha çok sevebilmek için çocuklarını koltuğa bağladı, hepsine aynı kombin kıyafetler giydirdi ve onları sevgi komasına soktu.
Fehmi Abi, bilgisayarın başından tuvalete gitmek için bile kalkmadığından hastanelik oldu.
Okulda daha başarılı olmak için teneffüs yapmamaya, hafta sonları da okula gitmeye başladık.
Etrafımda bir tane normal insan kalmadı.
Ha şimdi diyeceksin ki bir tek sen mi normalsin?
Evet, bir tek ben normalim. Neyse ki mücadeleci bir ruhum var. Bu kasabadaki insanlara bir süper kahraman lazımsa o kesinlikle benim. Koca kasabada yanımda olan tek kişi, Tevfik Kılıkırkyarar. Gerçi o da çok normal değil ama olsun, o da insan.
Sıra dışı karakterler, uçan evler, yürüyüşe çıkan dağlar, dallarından terlik sarkan bir ağaç, konuşan sırt çantası, ev sahibine mektup yazan bir örümcek, hayali bir coğrafya…
Bir öğretmen, gazeteci, çocuk televizyon programları ve kitapları yazarı Rodari’nin kitapları tüm dünyada 50 dile çevrildi ve 1970 yılında uluslararası Hans Christian Andersen Ödülü’nü kazandı. Tekerlemeler, dil oyunları, akıl almaz bir hayal gücü ve fantastik karakterler ile özgürlüğü, hoşgörüyü, dayanışma ve hayvan sevgisini anlatan en eğlenceli öyküleri bu kitapta toplandı.
Rodari’nin kaleminden Ormanda Eğlence, Sophia Fatus’un gülümseten desenleri, Sima Özkan’ın çevirisiyle Türkçede…
Şehirde yaşayan yoksulları gördükçe içi acıyan Mutlu Prens, Mısır’a göç etmekte olan iyi kalpli Kırlangıç’ın bir süreliğine yanında kalıp elçisi olmasını ister. Böylece heykelinden değerli parçaları küçük Kırlangıç’ın yardımıyla bir bir yoksullara dağıtmaya başlar. Sonunda ellerinde hiçbir şey kalmayan Mutlu Prens ve küçük Kırlangıç’ın öyküsü; arkadaşlık, sevgi ve fedakârlık üzerine güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Oscar Wilde'ın bu derlemesi; Mutlu Prens'in yanı sıra aşk uğruna sonuna kadar savaşan bir bülbülün, yalnızca kendini düşünen bir devin, vefalı bir dostun ve kendini herkesten üstün gören bir roketin keyifle okunacak, dokunaklı öykülerini içeriyor.
Büyükbaba, Jack’in bu dünyada en sevdiği insan. Bazen kafasının karışmasının, markete ev terlikleriyle çıkmasının bir önemi yok. Jack’in adını nadiren hatırlamasının da... Ancak bir gün Büyükbaba, görkemli bir Spitfire pilotu olduğu İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşadığını sanmaya başlayınca işler karışıyor. Büyükbaba, sinsi Bayan Swine’ın yönettiği tüyler ürpertici huzurevi Alacakaranlık Kuleleri’ne gönderilince torunu Jack, büyükbabasına yardım edebilmek için kolları sıvıyor!
Birlikte, hayatlarının macerasına atılıyorlar.
Dünyanın en çok sevilen çocuk yazarlarından biri olan Ronald Dahl, yine eğlenceli bir hikaye ile çocukların gönlünde taht kuruyor. Yazarın 1988 yılında yayınladığı Matilda, minik okurlarına iyi ile kötünün farkını akılda kalıcı bir kurgu ile öğretiyor. Çocuklara kazandırdığı örnek davranışlar bakımından oldukça yararlı bulunan eser, küçük okurların bir çırpıda bitirebilecekleri sürükleyici bir anlatımla daha da güçleniyor.
Kitap okuma, araştırma yapma ve öğrenme tutkusuyla yanıp tutuşan minik kahraman Matilda, çocuklarınızın oldukça sevdiği bir karaktere dönüşecek. Hem eğitici hem de eğlenceli bir armağan ile çocuğunuzu mutlu etmek istiyorsanız, bu kitap sizin için çok doğru bir seçim olacak. Öyle ki Matilda’nın zekası, yetenekleri ve başından geçen komik olaylar karşısında küçük okurlar, bu kitabı ellerinden bırakamayacak!
Matilda’yı Tanımaya Hazır mısınız?
Henüz üç yaşındayken gazete ve dergileri inceleyerek okumayı öğrenen Matilda, çok zeki bir kız çocuğu olarak anlatılır. Okumayı çok seven Matilda, dört yaşına girdiğinde kasabadaki kütüphanede yer alan kitapların tümünü okuyup bitirir. Ayrıca Matilda, kendisinde sonradan keşfedeceği inanılmaz bir yeteneğe de sahiptir.
Matilda, ailesinin onun bu kadar çok okumasını istememesinden dolayı oldukça mutsuzdur. Öte yandan ailenin işleri de dolandırıcılık üzerine kuruludur. Babası, ikinci el otomobilleri değerinin çok üzerinde fiyata satarak geçimini sürdürür. Matilda ise bu durumdan son derece rahatsızdır. Çünkü ona göre bu, ahlak ve erdemden yoksun kötü bir davranıştır.
Matilda, babasının işi karşısında onunla oynayacak ve hikaye boyunca dersler vermeye çalışacaktır. Diğer taraftan eğitim yaşı gelen Matilda, nihayet okula başlar. Ancak burada da kötü olaylar peşini bırakmaz. Zira okuldaki başöğretmen Bayan Trunchbull, korkunç bir karakterdir. Matilda’nın bu kişiyle de başa çıkması gerekecektir. Son olarak okulda bir de Bayan Honey vardır. Matilda’nın sınıf öğretmeni olan Bayan Honey çok iyi bir karakterdir. Matilda’nın özel bir öğrenci olduğunun farkına varan Bayan Honey, onunla mükemmel bir ilişki kuracaktır.
Çağdaş İtalyan edebiyatının çok ödüllü yazarı Angela Nanetti'den Akdeniz sıcaklığında bir çocuk klasiği!
2006 CHRONOS ÖDÜLÜ (FRANSA)
2002 ALMAN GENÇLİK EDEBİYATI ÖDÜLÜ ADAYI
İtalyan edebiyatının güçlü yazarlarından, Hans Christian Andersen Ödülü sahibi Angela Nanetti'nin tüm dünyada çok sevilen romanı ilk kez Türkçe'de! Kitap, sevginin büyülü sarmallarında dolanan bir çocuğun aile büyükleriyle yaşadığı sıcaklığı, taşra yaşamının sevecenliğini yansıtıyor. Ölüm gibi zor bir temayı çocuk gerçekliğine taşıyan roman, insanı doğadan koparıp, kendisine yabancılaştıran kent yaşamı üzerine de düşündürüyor. Küçük Tonino'nun aile büyükleriyle ilgili duygularını onun dilinden şiirsel bir gerçekçilikle aktaran roman, çağdaş çocuk edebiyatının klasiklerinden kabul ediliyor.
Tonino, köyde yaşayan dedesiyle anneannesine düşkün bir çocuktur. Onların köydeki sevgi ve eğlence dolu yaşamı, Tonino için anne babasının baskısından uzak, özgür günler anlamına gelmektedir. Annesi doğduğunda dedesinin dikmiş olduğu kiraz ağacı Felice ve anneannesinin beslediği akıllı kaz Alfonsina, Tonino için çok özeldir. Hele, yaşamındaki önlenemez değişiklikler, Felice ve Alfonsina'ya yepyeni bir gözle bakmasına neden olacaktır…
Zaman için dolaşabilen bir bisikletiniz olmasını istemez miydiniz? Bisikletinize atlayıp, eski çağlara kadar gidip dünyamızın ilk günlerinde yaşayan insanları yakından görmek hoşunuza gitmez miydi? Yağmur ile Damla, işte böyle bir Zaman Bisikleti icat eden iki kardeş. Değişik bir bisiklet bu. Babalarıyla birlikte sık sık bisiklete atlayıp eski çağlara gidiyorlar. Günümüzden tüm yüz bin yıl öncesine. Akdeniz'in en güzel kentlerinden biri olan Antalya'nın biraz ötesindeki 'Karain Mağarası'nın yakınında duruyorlar. Orada, bugünkü insanların ataları olan ilk insanları görüyorlar. Çuka ile Anin de bu mağarada yaşayan iki kardeş. Bu iki kardeşin en önemli özelliği, gördükleri şeylerden kimsenin akıl edemeyeceği sonuçlar çıkarıp yeni buluşlar yapmak. Yüz bin yıl öncesinde iki kardeş: Çuka ile Anin, yüz bin yılın bugününde de yine iki kardeş: Yağmur ile Damla. Ve yaşayacağınız ilginç bir serüven.
Daha önce yayımladığımız "Çarlı'nin Çikolata Fabrikası" adlı kitabını çocuklar için çok sevmişti. O kitabı okuyanlar bilecektir: Yoksul Çarli, sonunda büyük bir çikolata fabrikasının sahibi olmuştu. Bay Wonka, Çarli'yle ailesini, büyük cam asansörüne bindirip bir yolculuğa çıkarmıştı. İşte elinizdeki kitap, "Çarli'nin Büyük Cam Asansörü", bu yolculuğun öyküsünü anlatıyor..
Maske, izolasyon, hijyen… Üçü de 2015’te yazılan bu kitapta geçiyor. Umut, heyecan ve renkler… Sağlık, arkadaşlık ve fırçalar… Duvarlar bu bileşenlerle resim olacak…
Fulya, kocaman bir odası, içine kurulduğunda rengarenk dünyalara daldığı bir düş koltuğu ve kitaplarla dolu kütüphanesi olsa da yeni taşındıkları evde kendini yalnız hissediyordu.
Yüzünde yeniden gülücükler açması için penceresinin ötesindeki balkon komşusu Gülce ile tanışmayı beklemeliydi. Duygularını birbirlerine akıtmak, birlikte gülmek ve hiç unutamayacakları öyküler yaratmak için…
Fulya ve Gülce'nin arkadaşlığını, usta yazar Sevim Ak’ın benzersiz anlatımıyla, dayanışma içinde, hayallerle kenetlenen sıcacık bir dostluk romanı olarak okuyacaksınız…
Mıldred L. Batchelder Ödülü
School Lıbrary Journal "Yılın Çocuk Kitabı" Seçkisinde
Kitap Okumak Çok Mu Eğlenceli!? sen Bir De Kendi Kitabını Yazmayı Dene!
Esinetta, yanında kedisi Fellini ve önünde rengarenk boya kalemleri, ilk kitabını yazıp resimlemeye hazır. Cesur bir kız ile üç başlı, iki şapkalı bir canavar gizemli bir dolapta neler yaşayacaklar? Tüyler ürperten bir öykü mü yoksa bol patırtılı, heyecan dolu bir macera mı bekliyor bizleri? Esinetta çizdikçe biz de onunla birlikte bir hikâyenin doğuşuna tanıklık edeceğiz.
Her şey mümkün ama bir şey kesin: Esinetta'nın Canavar Kitabı ile boya kalemlerin kutularından çıkacak, hayal gücün kanatlanacak.
Eisner Ödüllü çizer Liniers'ten, çocukları –ve hatta yetişkinleri– kendi resimli kitaplarını yazmaya heveslendirecek, eğlenceli ve ilham verici bir çizgi roman.
"Yaratıcılığın ışığıyla parlıyor." Publishers Weekly
Ailedeki diğer erkekler hep “kötü örnek” diyor babam için.
Biri akrobat olduğunu söylüyor, diğeri bukalemun... Kimisi çok iyi bir koşucu olduğu için küçümsüyor onu, kimisi ise bir mutfak sihirbazına dönüşebildiği için... Babam ne yapsa yanlış onlara göre! Bilirim, bütün babalar gibi değildir babam. Ama bilemem, kötülük bunun neresinde?
Her yaştan okurda iz bırakan yazar Aslı Tohumcu, bu öyküsünde hem çocuğun gözünden aileye bakıyor, hem de kalıplaşmış aile içi rolleri çocuğun dilinden sorguluyor. Mavisu Demirağ’ın özgün desenleriyle canlanan öykü, çocuklarla büyükleri aynı satırlarda, hayata dair ortak sorularda buluşturuyor.
Kendin olmak kolay mı?
Nergis Seli’nin yazdığı, Buket Topakoğlu’nun resimlediği Rüzgârla Uçan Çocuk farklılıklar üzerine sıcak bir hikâye anlatıyor.
“Bir varmış bir çokmuş. Çokça sevginin, çokça dostluğun ve çokça mucizenin içine bir çocuk doğmuş.
Çokça zayıf, sanki kâğıttan bir çocuk. Rüzgâra çıksa uçurtma gibi havalanacak sanırsın.”
“Dedektif Tolga akıllı mı akıllı!
Kayıp sesi bulur hızlı hızlı…
Geri getirir harfleri,
Düzeltir kelimeleri.”
Çok sevilen çocuk kitaplarının yazarı Birsen Ekim Özen’in kelime oyunları ve kafiyeli dili, Öznur Sönmez’in eğlenceli ve capcanlı çizimleriyle bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız.
Harf Dedektifi serisinin bu ilk kitabıyla macera başlıyor!
Çağdaş edebiyatımızın ödüllü öykücülerinden Ahmet Büke, okuma serüvenine yeni başlayan küçükler için yazdığı "Zeyno Kitapları"na renkli bir öykü ekledi. Sevgi dolu aile hikâyelerinden oluşan dizinin dördüncü kitabında, Zeyno'nun kedisiyle yaşadığı komik ve sıradışı olaylar, insanın gündelik hayata, çevreye ve başına gelenlere farklı açılardan bakmasını sağlıyor. Anlamlı ve eğlenceli bir okuma sunan kitap, sevilen sanatçı Merve Atılgan'ın desenleriyle minik okurlara görsel bir şölen sunuyor. Ağaçta, sokakta, evde, hayvanların oyun arkadaşlığıyla geçen çocukluğun unutulmaz anılarına ve duygularına rengârenk bir güzelleme...
Zeyno o sabah sıradan bir güne uyandığını sanır, ama kedisi Paspas saçlarına öyle dolanmıştır ki, ondan bir türlü kurtulamaz. Mahallenin yaramaz köpeği Kapiş durumu fark ettiği an, komik bir kovalamaca başlar. Zeyno, tepesinde Paspas'la bir ağacın dalına sığınır, ancak bu kez de kargalar çıkagelir. Neyse ki babası yakındadır...
Yaşasın Dostluk ve Dayanışma!
Denizi balık kaynayan, rengârenk bitki örtüsüyle kaplı Yıldız Koyu'nda sevimli bir balıkçı kasabası varmış.Kasabanın en becerikli, en bilgili balıkçısı Huysuz Balıkçı imiş. Ama yaşlandıkça huysuzluğu arttığı için adı Huysuz Balıkçı kalmış. Yalnızlığı seven bu geçimsiz ihtiyarın başına bir gün bir felaket gelmiş. Dostları onun kaybolduğunu sanıp her yerde aramaya koyulmuş… Çaresizlik, endişe, bekleyiş, efsaneler ve umutların iç içe geçtiği bir dostluk ve dayanışma hikâyesi…
"Alma, Tully, Yıldızlı Ayı, Kuyruklu Yıldız ve Serçe Kurt önlerine çıkan zorlukları aşmaya çabalayarak, gökyüzüyle yer yüzünün birleştiği o yere doğru ilerliyordu.
Kendine ait bir yer arama yolculuğunda; istenmeyenlerin, dışlananların, sürüklenenlerin yolu birleşiyordu.
Climbers, Alette Straathof'un kendine has çizimleriyle büyüdükçe büyüyor, sayfalara kök salıyor.
Ormanın kalbinde başlayan yolculuk, cesaret ve sevginin iç içe geçtiği lirik bir hikâyeye dönüşüyor. Tüm duvarlar geride kalıyor..."
Kimler Dümtek Necmi’yi tanıyor? Bilmeyenler için hemen söyleyelim; o gelmiş geçmiş en iyi ritim ustası. Temizses Müzik Evi’nde yetişmiş efsanevi darbuka virtüözü. Peki Ali’yi tanıyor musunuz? O da Dümtek Necmi’nin en büyük hayranı. Bu ikilinin yolu, bir gün Ali’nin eskici Ekrem amcanın arabasında bulduğu bir mektup sayesinde kesişir ve Ali, daha önce hiç bilmediği zamanlar, insanlar ve duygularla tanışır.
Dümtek Necmi’nin muhteşem hikâyesini bu mektup sayesinde öğrenen Ali, bir daha asla yaz tatillerinde sıkılmayacak, hayatın ritmini kaçırmayacak ve darbukayı elinden hiç ama hiç bırakmayacaktı...
Dümtek Necmi’nin Muhteşem Hikâyesi, sadece Dümtek Necmi’nin değil, aynı zamanda bir müzik enstrümanı sayesinde anda kalarak “şimdi”yi tüm duyularıyla deneyimlemeyi öğrenen Ali’nin de hikâyesi.
Floro gökyüzünde süzülen leyleği izlemeye doyamıyordu. En büyük hayali ise onun gibi uçabilmek, uçan ilk kedi olarak tarihe geçmekti. Leyleği yeterince izleyip artık kendisinin de uçmaya hazır olduğunu düşündüğünde, yüksek bir binanın tepesine çıkıp kendini boşluğa bıraktı. Ama işler planladığı gibi gitmeyecekti. Neyse ki, yere düşüp ağır şekilde yaralanan Floro'yu iyileştirecek şefkatli sahibesi Bayan Paquita vardı. Hayalperest bir kediyle hayallerin değerini bilen yaşlı bir kadının dostluklarını anlatan sımsıcak bir hikâye...
Kediler neden kumları sever?
Dinozorlar neden yok oldu?
Zebralar neden çizgilidir?
Sen yeter ki merak et!
Peki Ama Neden? serisi dev bir bilgi kasesi. İster avuç avuç hüplet, ister eğlenceli bir oyuna çevirmek için arkadaşlarına da ikram et.
Eğer hazırsan, akılalmaz bilgilerle dolu hayvanlar alemi yolculuğumuz başlasın.
Usta bir kalemden, "bir lokmada" okunan eğlenceli ve "lezzetli" bir dizi!
İngiliz yazar ve müzisyen Alexander McCall Smith'in çocuklar için kaleme aldığı birbirinden keyifli dört kitaplık bu dizi, çocukların çok sevdiği bazı yiyeceklerin üretimden tüketime az bilinen yolculuğunu, eğlenceli ve sürükleyici maceralarla kurguluyor. Böylelikle çocuklar, zevkli bir okuma serüvenine dalıyor ve her kitapta zekice kurgulanmış güzel bir öykü okuyor. Hem çok eğleniyor, hem de okumayı daha çok seviyorlar. Çocuklukta edinilen deneyimlerin önemine de dikkati çeken yazar, düşle gerçeği ustalıkla bir araya getiriyor.
Beslenme konusunda katı kuralları olan teyze, yeğenlerinin makarna yemesini yasaklamıştır. Çocuklar, bir gün kaçamak yapıp lokantaya giderler, ama yemekler çok pahalıdır. Neyse ki, aşçıbaşı çok leziz bir makarna pişirir onlara. Makarnaya bayılan çocuklar sosun tarifini, ünlü bir makarna üreticisinin düzenlediği yarışmaya göndermek isterler. Ama teyzeleri durumu öğrenmekte gecikmez...
Aslı Tohumcu, kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan insanın dünyasında masalsı bir gece yolculuğuna çıkarıyor okurlarıın. Umudu yine çocukların taşıdığı öykü, Hüseyin Sönmezay'ın güçlü desenleriyle canlanıyor.
Tuhaf bir geceydi. Şehrin sokakları, baştan aşağı insandan heykellerle donatılmış gibiydi. Sanki tüm şehir bir “tuhaf sanatlar müzesi”ne dönmüştü. Neydi bu insanları kıpırtısız hale getiren? Şaşırdıkları için mi böyleydiler, yoksa yaptıkları bir şeyden utandıkları için mi? Derken, ay ışığı şehrin meydanını aydınlattı. Beklenmeyen misafirleri ve onlara eşlik eden çocukları...
Gökkuşağı Sokağı sakinleri için sıradan bir gün... Ama o da ne? Bir anda patlamaya başlayan havai fişekler her şeyi değiştiriyor. Hem çocuklar hem de korkuyla kaçışan sokak hayvanları için!
Bu Ne Gürültü Patırtı!, yıllardır tüm dünyada pek çok kişinin keyifle izlediği, ancak epey gürültülü olmasının yanında doğaya, hayvanlara ve elbette insanlara çok büyük zararları olan havai fişek gösterilerinin gerçek yüzünü, samimi bir anlatım ve pastel tonlardaki müthiş çizimlerle gözler önüne seriyor.
Gökçe Gökçeer'in kaleminden, değişime açık olan ve dünyayı daha güzel bir yer yapmanın mümkün olduğuna inanan herkes için umut dolu bir öykü...
Usta bir kalemden, "bir lokmada" okunan eğlenceli ve "lezzetli" bir dizi!
İngiliz yazar ve müzisyen Alexander McCall Smith'in çocuklar için kaleme aldığı birbirinden keyifli dört kitaplık bu dizi, çocukların çok sevdiği bazı yiyeceklerin üretimden tüketime az bilinen yolculuğunu, eğlenceli ve sürükleyici maceralarla kurguluyor. Böylelikle çocuklar, zevkli bir okuma serüvenine dalıyor ve her kitapta zekice kurgulanmış güzel bir öykü okuyor. Hem çok eğleniyor, hem de okumayı daha çok seviyorlar. Çocuklukta edinilen deneyimlerin önemine de dikkati çeken yazar, düşle gerçeği ustalıkla bir araya getiriyor.
En güzel balonlu sakızları üreten fabrikanın güler yüzlü sahibi bir süredir üzgündür. Çocuklar bunun nedenini araştırır. Fabrikanın sakızları eskisi kadar lezzetli ve balonlu olamamaktadır artık, çünkü sakızın gizli formülündeki özel hammadde uzaklardaki ülkeden gelmemektedir. Çocuklar, bu uzak ülkede neler olup bittiğini öğrenmek üzere fabrika sahibini kandırır, maceralı bir yolculuğa çıkarlar. Küçük uçağın pilotluğunu da sürpriz biri üstlenir!
Dünya kocaman, neşeli bir orman olsa! Son öykü kitabı Ömrün Yazı ile Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü'nü kazanan Berat Alanyalı, bu defa çocuklar için yazdı. Neşeli Ormanın Şair Kurbağası, Doğan Kardeş Kitaplığı'nın, Daha Güzel Bir Dünya İçin dizisinin yeni kitabı olarak çıktı.
Neşeli Orman'ın postacısı kurbağa, yaşadığı orman gibi neşeli, ayrıca şair ve çevrecidir. Yetenek ve ilgileri sayesinde postacılık mesleğine bambaşka bir boyut getirir. Hem orman halkının hayatı şenlenir hem de ağaçlar korunmuş olur.
Tadımlık
Bir varmış, bir yokmuş. İkinin işi çokmuş. Üçler üzüm satarmış. Dörtler demir dövermiş. Beşler boncuk dizermiş. Sabreden, masalı dinlermiş. Çok eski zamanlarda, Aydede Aybebe'yken, karıncalar fillere gebeyken, Keloğlan sırma saçlarını iki günde tararken, bir kurbağa kanatlanıp uçmuş, gelip masalımızın içine düşmüş. O söylemiş biz duymuşuz, güle güle ölmüşüz. Hiç kurbağa konuşur mu? Masalın içine düşülür mü? Ya kanatlarına ne demeli? En iyisi, masal bu ya, deyip dinlemeli...
Raymon kocaman, kuvvetli ve de cesur. Bu çok normal, çünkü kendisi bir bizon. Aynı zamanda da bir kitabın kahramanı. Kitap Çınar’a ait; sakin ve akıllı mı akıllı küçük Çınar’a. Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen bu iki arkadaş, günün birinde ayrı düştüler. Çünkü Raymon, birtakım talihsizlikler sonucu ait olduğu kitabın içinden çıktı, tıpkı bir yavru kuşun yumurtasından çıkması gibi… Kitap sevgisini, kütüphanelerin büyüleyiciliğini ve dostluğun gücünü yansıtan bir hikâye. Hemde muhteşem resimlerle.
Edebiyatımıza yön veren ve toplumun her kesimine bir yerinden dokunan ünlü şair ve yazarlarımızın çocukken başlarından ne gibi maceralar geçmiş olsun ki bu şiirleri ve hikâyeleri yazmış olsunlar. 7-9 Yaş ilköğretim okulu öğrencileri için milli eğitim müfredatına uygun bir font ile yazılmış ve Akif Kaynar’ın çizimleriyle bütünleşmiş çocuk hikâyeleri.
Boğaz’ın gözde bir semti. Bu semtin, çocuk seslerinin eksik olmadığı bir sokağında eski bir konak. Bu konağın bahçesinde bir manolya ağacı. Bu manolya ağacının altında esrarengiz bir adam. Adamın omzunda bir örümcek maymunu. Soru sormaya meraklı bir çocuk. Cevapsız sorular. Uzun bir yaz, keşfedecek şey çok ve bir not:
Okyanusu aşmaya çalışırken, dökülen petrolden zehirlenen genç martı Kengah, son kalan gücüyle karaya ulaşmayı ve orada yumurtlamayı başarır. Kengah, ölmeden önce, içinde yavrusunun bulunduğu yumurtayı kedi Zorba'ya emanet eder ve ondan üç konuda söz ister. Zorba, yumurtayı yemeyecektir; yavru doğana kadar yumurtayı sıcak tutacak, ona gözkulak olacaktır; bir de, yavru doğunca ona uçmayı öğretecektir. Zorba, bu martının durumuna pek üzülür, hiç düşünmeden bu üç konuda martıya kesin söz verir. Oysa yavru martı Şanslı, yumurtadan çıktığında, Zorba işlerin pek de kolay yürümeyeceğini anlar. Bebeğe bakmak, onu öteki kedilerin pençesinden korumak bir yana, Zorba'yı annesi sanan küçük Şanslı'ya uçmayı öğretmek de ayrı bir derttir. Martıya Uçmayı Öğreten Kedi, birbirinden çok farklı iki canlının bir arada yaşamasının, birbirini sevip saymasının öyküsüdür. Şili'li ünlü yazar Luis Sepulveda'nın bu kitabı, kısa sürede 12 dile çevrilip dünyada bir milyonun üzerinde satış yaptı. Bir kedi ile yavru bir martı arasındaki inanılmaz sevgi ve dostluğu, alabildiğine sıcak bir anlatımla sunan Sepulveda'nın bu kitabını çocuklar kadar büyüklerin de keyifle okuyacağından hiç kuşkumuz yok.
Hayatını hava tahminleri yaparak kazanan Bulut Adam doğum günü için tebrik beklerken işten çıkarıldığını öğrenir. Sonra mı? Gökyüzüne bulutlara yağmura yıldızlara ve mesleğine küser... Çareyi bir pasajın içinde küçük bir dükkân açmakta ve çocukluk tutkusu olan doğal taşlar satmakta bulur ama sayısı her geçen gün artan müşteriler çok geçmeden onun şaşırtıcı tahmin yeteneğini keşfederler.
Usta yazar Sevim Ak'ın benzersiz anlatımıyla yalnızlığını doğayla paylaşan doğayla barışan bir adamın yürek ısıtan öyküsü...
“Kendi hayallerini gerçekleştirecek yolu ancak sen seçebilirsin!”
Lino, annesinin anlattığı hikâyelerle her gece bir yolculuğa çıkıyor hayal dünyasında. Hayal gücü o kadar geniş, o kadar meraklı ki Lino, "Balinalar Denizi"ne ulaşıp bir balinanın karnında olmanın hayaline kaptırıyor kendini.
Sonra bir gece... Macerası başlıyor!
Balino, hayalinin peşinden koşan tüm çocuklar için, sımsıcak bir dostluk hikâyesi.
"Hoşça git," dedi tilki. "Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez." Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: "Gerçeğin mayası gözle görülmez."
Yatılı okulda okuyan ikiz kardeşler Arda ile Alya hafta sonu babaanneleriyle yaşadıkları eve gelir. Akşam gerçekleşecek ay tutulmasını izlemek için büyük heyecan duyarlar. Teleskobu almak için tavan arasına çıkan ikizler burada daha önce görmedikleri bir kitap bulur.
Babaannelerine fark ettirmeden kitabı okumaya başlayan ikizler gizli dünyaların kapılarını aralar. Büşra Çakmak’ın resimlediği kitap 8 yaş üstü çocuklara hitap ediyor.
Kaptan Düşükdon'un yazarı Dav Pilkey yeni bir serüvenle karşımızda!
Sevimli ejderha Drago sımsıcak gülümsemesi, arkadaş canlısı oluşu ve komik maceralarıyla küçüklerin yeni dostu olmaya aday görünüyor. Neşeli dakikalar ve yaratıcı espriler Pilkey markası olmaya devam ediyor.
Kaptan Düşükdon'un yazarı Dav Pilkey yeni bir serüvenle karşımızda!
Sevimli ejderha Drago sımsıcak gülümsemesi, arkadaş canlısı oluşu ve komik maceralarıyla küçüklerin yeni dostu olmaya aday görünüyor. Neşeli dakikalar ve yaratıcı espriler Pilkey markası olmaya devam
Kerem’in evcil Minik Canavarları onunla okula gitmek istiyorlar. Kerem ise bu fikirden pek hoşlanmıyor. Zaten okuldaki kaba bir çocukla başı yeterince dertte. Ama belki de canavarlar ona sandığından daha fazla yardımcı olabilir…
Bu, bir canavar macerası!
Çılgın Çizgi Romanlar Serisi
Eğlenceli resimler, kolay okunan metinler ve birbirinden komik maceralar!..
Bir çocuğun hayal gücünü hafife alamazsınız!
Dünyaca ünlü sanatçılardan küçük büyük herkesi çok güldürecek bir dizi.
Bir UFO tarafından kaçırılabilir, kalemlerinizi bir masal kahramanına verebilir ya da tam otobüse binecekken ninjaların saldırısına uğrayabilirsiniz... Tüm bunlar, bir çocuğun ödevini yapmaması ya da okula geç kalması için geçerli bahaneler olabilir.
"Okuldaki Hayalci" dizisi, çocukların hayal gücüne övgü niteliğinde, rengârenk ve çok komik bir okuma deneyimi sunuyor. Ödevini yapmayan ve okula geç kalan bir çocuğun sınırsız hayal gücünü yansıtan iki kitapta, uzaylılar, dev sürüngenler, Robin Hood, etobur bitkiler, Fareli Köyün Kavalcısı, Kırmızı Başlıklı Kız, Yeti, resmi geçit yapan filler ve daha birçok sıradışı kahraman eğlencenin dozunu artırıyor. Kıpır kıpır öyküleri ve çarpıcı desenleriyle dikkati çeken diziyi, küçük büyük herkes hem gülerek hem de sevdikleriyle paylaşarak okuyacak.
2014'ün eylülünde ilk kitabı Aramızda Beyaz Bir Çizgi YKY'nin Doğan Kardeş dizisinden yayımlanan Çiğdem Kaplangı'dan bir kitap daha geldi: Ay'daki Dede...
Kıvrık Bıyıklı Dede, bir gece rüyasında çok özlediği torunlarını görmüş. Çocuklar ona şarkı söylüyorlarmış. Gece görünen yoldan gel bize. Bir var bir yok büyülü fıskiye. Kuş tüyü yastığa koyuver başını. Uyanıp da pencereden baktığında Ay'ın denize vuran ışığını gören dede, "gece görünen yoldan gel bize" diye başlayan şarkının peşinden yollara düşerse, ne olur?
Çiğdem Kaplangı'nın müzikle, sevgiyle, hayallerle dolu bu güzel hikâyesini Dilek Yördem Ceylan resimledi.
Bir vadiden bahsedilecekse, onu oluşturan sudan da bahsetmek gerekir. Vadideki su tüm canlılara hayat verir: bitkilere, çiçeklere, hayvanlara, insanlara... Yüz yıllarca, bin yıllarca böyle süregelmiştir. Ama insanlar bazen tuhaftır, bazen de zalim... Hatta kiminin aklına suyun akışını durdurmak bile gelir. İşte o zaman sorunlar başlar. Değirmenlerin çarkları durur ve yeniden dönmeleri için adaletin yerini bulmasını beklemek gerekir.
”Değirmenler Vadisi” hikâyelerin gücü ve adalet üzerine unutulmaz bir kitap!
Tahtakuruları, mayısböcekleri, çekirgeler!
Tüm böcekler âlemine müjdeler olsun.
Bundan böyle çok bacaklılar ve kanatlılar dünyasının yepyeni bir koruyucusu var! Küçük Tamirci NOK.
Herkesin bir mesleği vardır. Kimisi boyacı, kimisi ise sirk cambazıdır. Oysa Nok’un babasının bambaşka bir mesleği var. O, kanadı hasar gören ya da bacakları yaralanan mini mini böcekleri iyileştirmeye çalışan mucizevi bir Böcek Tamircisi. Gel gör ki emeklilik zamanı yakın ve geleneklerine göre bu kutsal görevi özel bir törenle oğluna devretmek zorunda… Fakat KÜÇÜCÜK bir sorunları var: Nok'un böcek fobisi!
Balsız kalmış ayı aşkına, evet, yanlış okumadınız, Nok böceklerden çok korkuyor. Hem de delicesine! Acaba tamirci unvanından vaz mı geçse? Peki ya babasının itibarı, nesilden nesile geçen gümüş tamir iğnesinin geleceği? Ya o her biri kımıl kımıl oynayan bacakları, insanın aklını başından alan antenleriyle mini minnacık, savunmasız böcekler? Onları bundan böyle kim, nasıl iyileştirecek?
Fransız yazar Nastasia Rugani'nin, meslek seçimi, gelenekler, toplumsal roller üzerine düşündüren kitabı Böcek Tamircisi, sade anlatımı, eğlenceli dili ve Charline Collette'in böcekleri alabildiğine sevimli gösteren neşeli çizimleriyle okuma macerasının başındaki küçüklerin düş dünyalarını harekete geçirmeyi başarıyor.
Böcek Tamircisi ile tanıştıktan sonra, etrafta uçuşan, sürünen veya vızıldayan hiçbir küçük canlıya kayıtsız kalamayacaksınız…
Black Duck Brook futbol kulübünün yeni antrenörü Bayan Charlotte’un çocukları büyük maça hazırlarken kullandığı tuhaf yöntemler var: Antrenmanlarda çocukları futbol toplarıyla konuşturmak ya da onlara sımalalamiyam adlı gizemli karışımdan içirmek gibi... Bunlarla kalsa yine iyi! Bayan Charlotte takıma maçı nasıl kaybedeceklerini de öğretiyor ve hepsinden önemlisi, oyundan keyif almayı... Kulağa inanılmaz gelse de bu tuhaf yöntemler işe yarıyormuş gibi görünüyor. Ta ki takımın yıldız oyuncusu rakip takıma geçmeye karar verinceye kadar...
“Bayan Charlotte’un Maceraları” serisinin yeni kitabı, kendine inanmak ve klişeleri altüst etmek üzerine ilham verici bir hikâye.
Yeşil, mavi, pembe noktalı kelebekler, duvarları süsleyen suluboya resimler, taşlı süsüyle ışıldayan deniz mavisi mayo, bembeyaz bayramlık elbise, uzaktan kumandalı araba, birbirinden şirin civcivler, mavi kapaklı şiir kitabı,
daha neler neler…
Yaşadığımız dünyaya dair binbir ayrıntı yine Sevim Ak’ın hünerli kaleminden dökülmüş sözcüklerde, birbirinden güzel öykülerde; okumaya doyamayacaksınız…
"Alma, Tully, Yıldızlı Ayı, Kuyruklu Yıldız ve Serçe Kurt önlerine çıkan zorlukları aşmaya çabalayarak, gökyüzüyle yer yüzünün birleştiği o yere doğru ilerliyordu.
Kendine ait bir yer arama yolculuğunda; istenmeyenlerin, dışlananların, sürüklenenlerin yolu birleşiyordu.
Climbers, Alette Straathof'un kendine has çizimleriyle büyüdükçe büyüyor, sayfalara kök salıyor.
Ormanın kalbinde başlayan yolculuk, cesaret ve sevginin iç içe geçtiği lirik bir hikâyeye dönüşüyor. Tüm duvarlar geride kalıyor..."
Anıl Basılı
Problemlerin, problemleri ıskalayan çözümleri!
Erdem, matematik problemlerinin bile sadece sayılarla çözülebileceğine inanmıyordu. Verilmiş sonuca ulaşmak değil, bütünü görmek ve akıl yürüterek çözüm üretmek istiyordu. Yetişkinlerin ‘gerçek çözüm' dediği işlemleri gayet iyi bilse de, onun sorunlar karşısında sormak istediği yeni sorular vardı. Çözümler her zaman şıklara sıkıştırılabilir miydi? Peki hayatta bize bir şık gibi görünen her yol gerçekten çözüm sunuyor muydu?..
Öğretmenlik mesleğinin deneyim ve gözlemlerini muzip kurgularla buluşturan Nehir Yarar, Bir Problem Bin Çözüm'le Can Çocuk okurlarını selamlarken, eğitim sisteminin beklentilerini ve hayatın düşündürdüklerini mizahi bir dille öyküleştiriyor.
Nickel ve Flora bir kar fırtınasında mahsur kalırlar. Korku içinde ormanın bir köşesinde sinmiş beklerken hiç tahmin etmedikleri biri onları bulur ve iki kardeşi sıcak, sevimli ve bol yiyeceğin olduğu bir eve götürür. Teddy buranın bir şaire ait olduğunu söyler ama işin garibi adam ortada yoktur.
İki çocuk bir yandan da şaşkınlık içindedir, çünkü Teddy konuşmaya başlamıştır…
Şairin Köpeği arkadaşlığı, sadakati, sevgiyi anlatan; duygu yüklü kelimelerin gücüne inanan bir hikâye…
“Büyülü, mizah yüklü, sevgi dolu, dokunaklı.”
Kirkus Reviews
“Zarif, etkileyici, duygulandıran bir masal.”
Publishers Weekly
Günlerden bir gün, dürbünüyle kuş gözlemeye çıkan Warre, çalının dibinde yatan tuhaf görünümlü bir şeye rastlar. Onun küçük kız görünümünde bir kuş mu yoksa kuş görünümünde küçük bir kız mı olduğunu kestiremez. Etrafta kimseler yoktur. Warre de bu kuş-kızı alıp evine götürür. Karısı Tine onu kendi çocuklarıymış gibi besleyip büyütmek ister. Ama bu miniğin kanatları vardır...
Joke van Leeuwen, bağlanmayı, vedalaşmayı sıradışı bir öyküyle anlatıyor. Elbette her zamanki benzersiz üslubu ve renkli karakterleriyle…
Gülüş, şeker mi şeker bir kızdır. Evin tek kızı olmasına karşın, yalnız kalmaya hiç niyeti yoktur müzede çalışan halasıyla, annelerini kaybetmiş, yüreği yaralı yavru köpeklerle, odasında aniden canlanan heykelcikle, sıkıcı emeklilik günlerini renklendirmek isteyen bay Fonti'yle ve tonton dedesiyle kurduğu dostluk, onu birbirinden keyifli serüvenlere sürükler... "Çilekli Dondurma"daki güzel öykülerin tadı, damağınızda kalacak...
Bu dizinin ilk kitabı olan Zaman Bisikleti'nde, Yağmur ile Damla, babalarıyla birlikte günümüzden tam yüz bin yıl öncesine gidiyorlar, Karain Mağarası'ndaki bir kabilenin yaşadıklarına, Çuka ile Anin'in ilginç buluşlar yapmalarına tanık oluyorlardı. Geçmişten Gelen Konuklar'da iki kardeşle babalarının bu heyecan verici yolculukları sürüyor. Ama bu kez, zaman yolculuğuna Çuka ile Anin de katılıp günümüze geliyorlar. Sonrası mı? Kimi zaman gülünç, kimi zaman çok şaşırtıcı bir dizi yaşantı... Geçmişten Gelen Konuklar'da, Yağmur ile Damla'nın serüvenlerini ilgiyle okuyacak, zaman içinde dolaşırken yaşadıklarını heyecanla paylaşacaksınız. Bilgin Adalı'nın yine bu dizide yayınlanan Zaman Bisikleti ve Dünyamızın İlk Şafağı kitaplarını okuyup sevdiyseniz, Geçmişten Gelen Konuklar'ı da severek okuyacaksınız. Bu kitapta da heyecan ve zaman içinde gizemli bir yolculuk sizi bekliyor.
O acayip salatalık şey mutfaklarında ortaya çıkana dek, Hogelmann’lar sıradan bir aileydi. Kilerdeki Kumi-Ori’lerin kralı olduğunu, ama isyan çıkaran hain halkı yüzünden onlara sığındığını ileri süren salatalık yaratık, kendisine Majesteleri demelerini istedi. Kısa sürede Bay Hogelmann'ı etkisi altına almayı başardı ve aile bireylerini gizliden gizliye izlemeye, olmadık yalanlar kıvırmaya başladı. Hogelmann'ların evinde artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Herkes huzursuz ve mutsuzdu. Eğer, gerçekten doğru dürüst bir aile olsalardı, böyle salatalıktan bir şey yüzünden huzurları kaçar mıydı?
Isıtma sisteminin çatırtısı, arkadaşının burun hırıltısı, kalorifer peteğindeki suyun şırıltısı dikkatini dağıtıyor. Sofra kurmak, kazağını düz giymek gibi basit şeyleri bazen yapamıyor; şiddet içerikli filmleri sevmiyor, rekabetçi oyunlardan da hoşlanmıyor. Ama yaşıtlarının aksine binlerce küçük şeyi derinden algılıyor, her canlının duygusunu hissediyor, başka gezegenlerde geçen hikâyeler düşlüyor. Olduğu gibi sevilmek ya da sıradan olmak istese de o başka, herkesten başka, onun adı: Enno Bambaşka.
Alman çocuk edebiyatının ödüllü yazarı Astrid Frank, hassas bir çocuğun toplum içinde yaşadığı zorlukları yaratıcı ve eğlenceli bir dille anlatıyor. 2017 Zürih Çocuk Kitabı Ödülü’ne değer görülen roman, empati, özsaygı, duyarlılık, sezgiler ve farklılıklar konusunda çocuklardan yana taraf oluyor. Regina Kehn’in illüstrasyonlarıysa kitaba ayrı bir derinlik katıyor.
Çağdaş çocuk edebiyatının dikkati çeken yazarlarından Gökçe Ateş Aytuğ, çok sevilen Maya'nın Ağacı romanının ardından, ilk iki kitabı Bugün Hayal Kuracaktım ve Bugün Çok Sıkıldım Ben ile Günışığı Kitaplığı okurlarıyla buluşuyor. Aynı günü, iki çocuğun gözünden aktaran yazar, derin gözlem gücü ve gülümseten anlatımıyla iz bırakıyor. Birbirinden bağımsız da okunabilen iki roman, özgün grafik diliyle tanınan illüstratör Merve Atılgan'ın desenleriyle canlanıyor.
Gökçe Ateş Aytuğ, Aslı'nın Kitabı Bugün Hayal Kuracaktım'da sımsıcak bir hikâye anlatıyor. Bir kız çocuğunun, ağaçta kalan kediyi kurtarma macerasını aktaran yazar, eğlenceli üslubuyla çocukların duygu ve düşüncelerinin farklılığına işaret ediyor. Sevilen yazar, aynı günü Aret'in Kitabı Bugün Çok Sıkıldım Ben'de bu kez erkek çocuğun tarafından anlatıyor.
Aslı, apartmanın önündeki ağaçta, bir yavru kedinin tırmandığı daldan inemediğini görür. Anahtarını almadan, telaşla evden çıkınca, ayağında çorapları ve üstü başı dağınık sokakta kalakalır. Üşümemesi için arkadaşı Aret'in getirdiği montu değil de, yine sınıf arkadaşı olan Ali'ninkini giymeyi seçer. Herkes kedinin kurtarılması için çabalarken Aslı, sevgi üzerine düşünmeye başlar...
Willem’in iki önemli görevi vardı:
1. İki tane arkadaş bulmak
2. Uçmak
On iki yaşındaki Willem Edward Smith’in bunları yapabilmesi için aşması gereken zorluklar vardır. En başta da onu sürekli hırpalayan, sorun çıkaran Finn ve çetesi… Willem, yaşamını kâbusa çeviren tüm bu kargaşaya sessizce katlanır, ta ki Sasha Barton, kendisine yardım etmeye karar verinceye kadar. Bir süre sonra Willem ve Sasha’nın arasında benzeri görülmemiş bir arkadaşlık başlar. Çünkü iki çocuğu da birbirine bağlayan büyük bir hayalleri vardır; uçmak. Onlara bu hayali gerçekleştirme ve tüm komşu çocuklarına hayatlarını sonsuza kadar değiştirme cesareti veren kişi ise Archie’dir. Archie o müthiş hikâyelerinde imkânsız hayallerin bile gerçekleşebileceğini anlatır.
50’den fazla dile çevrilen, Uluslararası Hans Christian Andersen Ödüllü yazar Gianni Rodari’nin özellikle yeni okuma çağındaki çocuklar için yayına hazırlanan Rodari’yle Düşünüyorum serisi ile çocuklar hikâyeyi okuduktan sonra kitabın sonunda yer alan felsefi tartışma sorularını cevaplayarak merak ettikleri kavramlar hakkında düşünme ve sorgulamama yeteneklerini geliştirebilecekler; okudukları hikâyeyle tek bir duruma farklı açılardan bakarak kendi fikirlerini keşfedecek, kendi görüşlerini sorgulayacaklar.
Az mı, çok mu?
Toplama, çıkarma, çarpma, bölme.
Matematik işaretleri On’un peşine düşer. Onu eksiltirler, bölerler, hiç durmadan azaltırlar. Üstelik diğer sayılar da yardımına koşmaz. Bu kovalamaca sürüp giderken şansız On’un bir anda şansı döner ve çarpabileceği en doğru matematik işaretine çarpar. Sayılar neye yarar?
Matematiği neden öğreniriz?
Biriyle yakın arkadaş olmak, her şeyi onunla birlikte yapmayı mı gerektirir? Var mısınız, Nuli ve Pirizut’un sevgi dolu hikayesinde bu sorunun cevabını bulmaya?
Yazlıkçılar adasında yaşayan kediler, kışın insanlar evlerine dönünce, aç kalırlar. Soğuktan tir tir titrerler. Ama her şeyin bir çözümü vardır.
Nasıl mı? Cevabı Behiç Ak’ın yazıp, resimlediği Kedi Adası hikâyesinde.
Gerçek cesaret cüssede değil, yürektedir!
Mustafa Kemal Yılmaz'ın yazıp Emre Karacan'ın resimlediği Pisi Pisi Paşa, ormanın en korkusuzu ve güçlüsü olarak bilinen Aslan Kral'a dahi şapka çıkartmayı başaran vakur ve mağrur bir kedinin, tesadüfî olmayan zaferini ele alıyor.
Türkçenin folklor mirasından beslenen bu kısa ama derin öykü, Nâzım Hikmet Ran'ın kaleme aldığı masallardan birinde, Pisi Pisi Paşa adıyla anılan ''hikâyesiz'' bir kediciğe daha önce hiç anlatılmamış bir hikâye armağan ediyor.
Tekerlemeler ve kafiyeli tekrarlarla ahenkli bir okuma sunan Pisi Pisi Paşa, cesaret olgusu üzerine düşündürürken, ''ordu'', ''zafer'', ''unvan'' gibi şatafatlı kavramlara da soru işareti koyuyor.
Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış gördünüz mü?
Günlerden bir gün, Manda Ana süzgün, böcekten yılgın, sıcaktan baygın bir şekilde uyuyakaldığı sırada; yavrusu çocuk başına karşı dağın kaşına çıkar. İşte tam da o anda bir cibin, yani sinek, yani Vız Vız, yani Koncolos Karası, kapıverir o ''masum'' yavruyu kaşla göz arası! Vah ki ne vah! Felaket! Facia! Yardım diye inler durur Manda Ana. Bakalım, elli iki hayvan türüne kucak açan koskoca çayırda, ilk önce kim ses verecek bu imdat çığlığına? Bilge Baykuş mu, Şaşkın Baklan mı, Kraliçe Kaplan mı? Yoksa hiç umulmadık bir başka kahraman mı?
Kıvrak zekâsı sayesinde cüssesinden ve heybetinden imtina edilen nice hayvanı cesurlukta geride bırakmayı başaran Pisi Pisi Paşa'nın nasıl da mangal yürekli bir kahramana dönüştüğünü anlatan bu şiir tadındaki öykü; okuruna ters köşe yaparak, gerçekte hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını hatırlatıyor.
Yerinde duramayan kardeşler Tatu ve Patu bu kez, çocuklu aileler için olmazsa olmaz, 14 garip fakat kullanışlı alet icat ediyor.
Yoksa aranızda Sabah Rutini Makinesi, Kıl Çoğaltıcı, Sevilmeyen Yiyecek Yok Edici, Ivır Zıvırcı ya da Canavarsavar olmadan yaşayanlar mı var?
Tatu ve Patu’nun diğer maceralarını Tatu ve Patu Süper Kahramanlar, Tatu ve Patu’nun Çağlar Boyu Tuhaf Buluşları, Tatu ve Patu’nun Şaşırtıcı Hikâye Kitabı ile Tatu ve Patu’nun Uzay Maceraları kitaplarında okuyabilirsiniz.
Aino Havukainen ve Sami Toivonen ikilisi, çizimleriyle Rudolf Koivu Ödülü’nü almaya hak kazandı.